+1
Merhaba, bu konuyu öyle uzun uzun konuşmak isterim ki... 3 seneye önceye kadar şu an okumakta olduğum üniversiteyi ve fakülteyi kazanmak için ne çok çabaladım ne çok hayaller kurdum bi ben bilirim. Geçen sene ilk adımı attığım fakültem ülkemizin yegane üniversitelerinden. insanlara yardım etmek ve ülkemize belki bi ufak da olsa katkı sağlamak için can attığım mesleğimin öğrencilik yılının ilk yılıydı geçen senem. Peki neden üniversitemdeki Tıp eğitimini yetersiz ve yanlış buldum. Devam eden satırlarda anlatıyorum.
ilk dersimize içten gülen, bize karşı çok iyi olan hocalarımızla başladık. Kendilerini tanıttılar ve alanında çok başarılı oldukları kesin bir şey. Zaten benim zelzelenişimde hocaların yetersizliğine değil, fakülte dekanlığının müfredatı ve hocaların yanlış ders anlatım tutumu. 400 kişilik kocaman bir sınıfız biz. Belki yarımız daha tıp ne demek, bundan sonra ne olacak, ne yapacağız bilmezken bizi zorlu ve yanlış olduğunu düşündüğüm bir yola sokuyorlar. Derslerin size nasıl yanlış işlendiğini belki anlatamam ama bunu kanıtlayabilirim. Bir öğrencinin bi konuya hakim olması için önce kendi merakı lazımdır, bu kesin ve tartışılmaz bir gerçek. 400 kişilik sınıfta derslere sadece 50 60 kişinin gelmesi, diğer kalan 340 350 kişinin 3 sene önceye kadar deliler kadar çalıştığı ve istediği tıp fakültesine ve derslerine merak duymadığı, isteksiz olduğu anldıbına mı gelir? Soruyorum size arkadaşlar bu kadar kişi ilgisiz mi derslere, sevmiyor mu tıpı? Ben size söyleyeyim hayır. Tabiki de seviyor, öğrenmek için can atıyor. Ama daha ilk sınıftan Tıpa küstürüyorlar. Öğrenci konuyu en iyi, hoca ile işlerken anlar, konunun genel kalıplarını bilir, neye odaklanacağını bilir. Ama malesef üzülerek söylüyorum ki hocalarımız konuya ne kadar hakim olursa olsun ne kadar bilirse bilsin bize anlatamıyor. Zorluğu 2 3 olan konuyu 6. 7. Seviyeye çıkarıp anlamamızı zorlaştırıyorlar. Böyle olunca da derse gelmeyen çoğunlukta notları kırtasiteyeden alıp mantığına yatırmadan ezberleyip çıkmış çözüp geçmeye oynamak zorunda kalıyor ve ne cevherler ölüp gidiyor.
Biraz da derse giden kesimden bahsedeyim. Derse giden kesim 50 kişiyse bunun 10u gerçekten de hocaların anlatım biçimlerine, slayttan saçma sapan anlatışa rağmen o dersi dinleyen, orijinal olmasada belki pdfsini çıkardığı guyton fizyoloji kitabını deliler gibi araştıran, makale okumayı deneyen öğrenmeye çalışan kişiler, gerçekten bilgiye aç insanlar ve aralarında tanıdığım ve gerçekten saygı duyduğum insanlar var.
Sonuç olarak sizce bu 400kişiden 10unu baza alıp bi değerlendirme yapılabilir mi? Ben ve çoğu arkadaşım ilk sınıfı geçtiğimiz gibi bu seneyi de çıkmışlarla not ezberleyerek geçeceğiz belki. ilerde karşınıza doktor olarak çıkacağız, kötü doktor olmayacağız belki ama o ülkemizi ileri zütüren, tıp alanında geliştirme araştırma yapanlarda olamayacağız. Belki doçent olmak için oradan buradan araklayıp birleştirdiğimiz makalelerimiz olacak. Saçma sapan doçentler olarak çıkacağız piyasaya. Ve bu bahsettiklerim ülkemizin sayılı üniversitelerin birinde oluyor. Siz bir de dağa köye açılan üniversiteleri düşünün.
Benim zelzelenişim buydu işte. Bir günde yazdım bunları. Elbet hatalarım olabilir, katılmadığınız yerler olabilir. Ben de zaten benim düşüncemi eleştirin, yanlış yerlerimi düzeltin, fikirlerinizi alayım diyerek yazdım ve biliyorum ki yaşadığım bu olay ülkemizin çeşitli fakültelerinde de böyle. Son olarak şunu eklemek isterim:
Bir konuyu çok iyi bilmek onu karşındakine çok iyi anlatacağın demek değildir, hoca vardır 15bilir 2sini aktarır, hoca vardır 5 bilir 5ini aktarır.
Özet olarak: Eğitim sistemi taka sarıyor.