1. 1.
    +1 -2
    lütfen bu müzik eşliğinde okuyunuz.
    http://www.youtube.com/watch?v=6qbaQVxVWL4

    yalnızlık kelimesinin manasını, sessli ve sessiz harflerinin nasıl telaffuz edilmesi gerektiğini ve bilimum; hüzünlü edebiyat parçalarının nasıl bir ruh haliyle icra edildiğini beynime nakşedip bilgisayar çıktısı gibi lensli gözlere nasıl aşık olmamam gerektiğini hissetmemi sağladı bu site.

    cinsellik, şehvet tutku aşk ne ararsanız yaşamıştım. doyuma ulaşıp eşcinselliğe kaymadan binliğin her türlüsünü sergilemekten, hayat sahnesinde ki oynayan figüranların takıldığı kahvede çayımı yudumluyordum.


    evliliğin e sinden haberi olmayan ben evlilik planları yapıyor, izdivacın ne hakikatli bir vakıa olduğunu idrak etmeye çalışıyordum. validen ile hanımın olacak kişinin arasında ki med cezirli günleri bir bir yaşayıp geçirirken. kokusuz bir silgi gibi silip atan bu terk edilmek cümlesini olmayan öznesinden sordum defalarca amma cevap almam çok zordu, nihayetinde de alamadım beklediğim cevabı.

    yiyişme kafelerinin, kurşun kalemle çizili duvarlarının altında kalmış gibiydim. çekti aldı beni, loccalarla madolarla starbuckslarla tanıştırdı. yaşamayı öğretti bana bir nevi. kaliteli yaşamayı, zengin olmadan zengin gibi yaşamayı, banknotların esiri olmadan sanal sıfırlara takılmadan hürriyet sevdasına kapılmış genç asker gibi gözü kapalı koşmayı öğretti bana.

    bakımlı bir kız ile öpüşmek nedir, çıtçıtlı badi giymeyen de kızların var olduğunu öğrendim, maniküre pediküre giden, hediye almayı bilen kızlarda vardı. yorgun penisim ve şişkin göbeğim kararını vermeliydi. ya o eski pas ve idrar kokulu vajinalara dönecektik, yada vajinaya veda edip vücud denilen enfes varlığın ve ruhaniyet makdıbının şaheserlerini keşfedecektik.

    şişkin göbeğim sesini çıkarmadı ama penisim itiraz etti epeyce. eski tadlardan ayrılmak istemiyor gibiydi.


    yalnız kalmakla kalabalık dolaşmak arasında ki fark kadar açıktı bu vermem gereken karar. penisimi dinlemedim. yari ile ayırma pahasına onu yeni bir yola baş koymaya ve yeni kararlar almaya sebep aradım durdum. bir kadın gördüm. böyle işve böyle cilve yoktur olamaz. haşa ve kella ilah bile yaratamaz böylesini dedim kendime. yahut william hanna ve joseph barbera tarafından çizilmiş bir çizgi karakteridir bu ötesi olamaz olmamalı.

    bakın anlatmak istediğimi anlarsanız eğer ilişkinizin de içerik bilgilerini görüntülemeyi başarabilirsiniz. ilişkisi olmayanlar içinde bir mihenk taşı vazifesi görecek bu yazı. uydurma değil, tecrübelerimin ve gözlemlerimin sonucu olarak yazıyorum bu metni.

    kahır mektubu yada sitem manzumesi değil yazmak istediklerim. tecrübelerimin sizlerle paylaşılması sonucu doğacak o eşsiz hazdan tatmak istiyorum sadece. suyumu içtim. kırk yıllık hatırı için tadmak istiyorum bu acı yemen kahvesinden. çok pişmedi belki ama, yapan çok güzel yaptı. yanında ne lokumu ekgib. nede altında ki gümüş tepsi. tek eksiğim sigaramdı onu da yakıyorum şimdi. ateşi olan var mı dostlar?


    hayatımda ilk kez hırsızlık yaptım ben. kalp çaldım sonra devam ettim çalmaya. artık üstadı azamı olmuştum yada moda tabirle hırsızlar kralı. öyle zevkli birşey ki tahmin bile edemezsiniz. hastalık desen değil, bağımlılık desen değil, tamamen doğal bir zevk tanımı yapmayı uygun gördüm bu iflah olmaz huyuma.


    memleketin en kavruk en sıcak günlerinde su niyetine, gözyaşı içip, buz niyetine ruhsuz bedenlere sarılıp, hissiz sokakların yalnız adamı olmadım hiç. neşeli gözlerin sıcak tenlerin adamıydım ben. sperm üreten boş bir adam yalnız. aletinin kalınlığını övgü sebebi sayan, kişisel sınıflandırmayı, cinsellik yaşama sayısı ile doğru orantılı gören bir adam. soluk benizli ellerin, soğuk parmak uçları ile dili dışarda eli aletinde gezen, ter kokmamak için deodak kullanmayı bile beceremeyen bir adam.


    terkedilmeyi bırak, terki diyar etmekten bile korkan bir adamdı bu. yoksulluğunu çakma markalarla gizleyen yada gizlediğini sanan, gözlerinin feri içtiği sigara markasına göre farklılık gösteren, ayaklarından beddua alan bir adam. ayak adama beddua eder mi demeyin. eder dostlarım. sabah 8 akşam 8 dolaştığında bırak bedduayı annenle ilişkiye girmek istediğini dahi söyler dile gelip. şaşırırsın önceleri ama alışırsın sonra diğer organların da dile gelince. en çokta penis. helalleşmeyi geçtim affetse yeter beni. akla hayale gelmeyen işkencelere maruz bıraktığım için onu.


    penis denilen uzuv çok ilginç. elleri ayakları yok belki amma onun da bir ruhu var ve bu ruhunun oluşu sebebiyle çok derin analizler yapacak, çetrefilli kitaplar yazacak kadar hararetli bir konuşması ve çözümlemeleri mevcut.


    bu hakikatler ışığında, yüzlerce hatta binlerce kelimeyi düşünüp varlığımı sorgulamama alemi arz'a geliş sebebimi görevimi ve niçin benim seçildiğimi düşünmeye başladım. ancak idrak problemi yaşıyor insanın en şerefli varlık olması hasebiyle şerefsizce yaşanılan bir hayatı kabullenemiyordum.
    akademik hayatım çok süslü olmasa da fukara evi gibi soğuk yüzlü de değildi. soba kuruluydu en fazla iki de döşek vardı yerde. kırkıncı kez tekrar ettim kendime. neyin peşindeydim. nasıl bir hikayenin figüranlığına soyunmuştum. başrol olmayı neden istemedim. bu gibi soruların ışığında soru işareti denen frenk icadı amblemden uzak durup sorularımı birbir sıraladım.

    dostlarım; korkunç aksırmalar ve dehşet verici öksürmeler ile yazdığım bu yazıyı vücudumun 39-40 civarında seyreden ısısı ile ilgili olduğunu düşündüğüm halüsinasyonlar eşliğinde idame ettirmeye çalışıyorum. yalnızlık korkumdan hala kurtulabilmiş değilim. fındık faresi büyüklüğünde ki muzları yemeye bile erinir oldum.

    yalnız olmadığımı biliyorum ancak şehvetli, hedayeli ve de menfaat içeren başlıklardan fırsat bulup da buraya da iki kelam etmenizi rica ediyorum.

    devam edebilirim; siz isterseniz..
    ···
   tümünü göster